TÜRKİYE’NİN VE AMERİKA’NIN BEYAZLARI / SİYAHLARI
Kimlik bağlamında ‘beyazlik’ kavramı Türkiye’de seküler, Kemalist, orta sınıf ve üzeri bireyler ve grupları tanımlamakta kullanılıyor daha cok; “Beyaz Turkler” olarak. Böyle bir kimliklemede, ırk ön planda gibi görünmese de ya da açıkça dile getiriliyor olmasa da, işin içinde Türklük (ve hatta sünnilik) de belirleyici bir kavram. Dolayısıyla; Kürtler, Aleviler, Süryaniler, Yahudiler, Ermeniler; seküler yaşasalar ve iyi eğitimli, zengin olsalar dahi toplumun beyazları değiller asla. Daha doğrusu Türkiye’de köşe başlarını tutan “Beyaz”lar duvarları öyle bir örmüşler ki, onlardan olmayan veya onların belirlediği/izin verdiği bireyler dışındakiler Türkiye’nin siyahları. Türkiye’de beyaz olmak Amerika’daki gibi değil diye iddia edebilir kimileri. Belki bir anlamda doğru, Türkiye’nin siyahlığı ile Amerika’nın siyahlığı görsel olarak farklı. Ancak ‘beyazlık’ sosyal bilimlerde, özellikle kimlik ve göç çalışmaları alanında kavramsal bir anlam taşıyor. İki toplumun da siyahı olarak bunu Amerika’da yaşamaya başladığımda daha net farkettim. Çünkü etnik kategorilerde ‘beyaz’ olmadığımı, ama Latin veya Arap, siyah veya Asyalı da olmadığımı görüp “ben aslında kimim?” diye sorgularken; ünüversitede tam da üzerine çalışmaya başladığım bu alandaki tartışmalarda ‘non-white’ (beyaz olmayan) ya da ‘woman of color’ (renkli kadin) olduğumu öğrendim. Neyse ki renkli olmayı seviyorum. Şaka bir yana, kavramsal olarak ‘beyaz’lık, Türkiye’de de Amerika’da da ayrıcalığı ifade ediyor. Daha açık bir ifadeyle; devletin, sistemin, toplumun tüm kaynaklarına engelsiz erişimi. Bu erişime; eğitim, sağlık, iş istihdamı, ana dil özgürlüğü, karar mekanızmalarında söz sahibi olmak gibi durumlar dahil. Ve tabi ki daha fazlası. Şimdi, başa dönecek olursak, Türkiye’nin beyazlarını düşününce kimler beyaz kimler siyah gayet net görünüyor sanıyorum. Kendi penceremden baktığımda, ben Türkiye’de beyaz değildim. Amerika’ya ilk geldiğimde yukarda bahsettiğim hususları öğrenene kadar burada da beyaz olmadığımı bilmiyordum itiraf etmek gerekirse. Peki kim beyaz kim siyah önemli mi? İlk bakışta elbette hayır. Daha doğrusu bize sorsalar hiç de mühim değil. Ama iş haklar ve kaynaklara erişime gelince durum değişiyor. Daha da genişliyor ‘non-white’ veya ‘person of color’ olma hali. Çünkü işin içine bir de din giriyor, göçmenlik giriyor, sınıf giriyor… Yani beyaz olmak veya beyaz olmamak tamamen politik. Toplumsal cinsiyet gibi, cinsiyet eşitliği gibi.
Sözün özü, siyah geldim siyah gidiyorum!
P.S: Beyazlığın cinsiyetle kesişimini de bir başka yazıda ele alayım.